Ata’ b. Ebi Rabah :
Tâbiînin büyüklerinden
tanınmış bir fıkıh ve hadîs âlimi. 27 (m. 647) târihinde doğup, 114 (m. 732)
senesinde vefât etti. Babasının ismi Eslem veya Sâlim’dir. Annesinin isminin
Bereke olduğu söylenir.
Yemen’de, Cened denen bir
yerde doğduğu, Mekkeli Cümeh veya Fihr kabilesinin âzâdlısı olduğu rivâyet
edilir. Mekke-i Mükerreme’de doğup, yine orada vefât etti. Zamanında, Mekke-i
Mükerreme’nin müftisi ve en büyük hadîs-i şerîf âlimi idi. İbn-i Abbâs, İbn-i
Ömer, İbn-i Amr, İbn-i Zübeyr, Muâviye, Üsame bin Zeyd, Câbir bin Abdullah,
Zeyd bin Erkâm, Abdullah bin Sâip el-Mahzûmî, Akîl bin Ebî Tâlib, Ömer bin Ebî
Tâlib gibi büyük zâtlardan (r.anhüm ecmâin) hadîs-i şerîf rivâyet etti. Ondan
da, oğlu Ya’kûb, Ebû İshâk Sebîî, Mücâhid, Zührî Eyyüb Sahtiyanî, Ebû Zübeyr,
Hakem bin Uteybe, A’meş,
Evzâî ve daha başka âlimler
(r.aleyhim) hadîs-i şerîf bildirmişlerdir. Âlimlerin, onun hakkında
buyurdukları: İbn-i Sa’d: “Mekke-i Mükerremeliler fetva almak için Ata bin
Ebî Rebâh ile Mücâhid’e
giderlerdi. Fakat, Ata bin Ebî Rebâh’a gidenler daha fazla idi. Fıkıh ilminde
derin, çok hadîs-i şerîf rivâyet eden ve sika (rivâyetlerine güvenilen ve
itimad edilen) bir âlimdir.” Hâlid bin Ebî Nevf: Ata bin Ebî Rebâh anlattı:
“Sahâbe-i kirâm’dan (r.anhüm) ikiyüz tanesine yetiştim. İbn-i Abbâs’ın (r.a.):
“Ey Mekkeliler! Aranızda bulunan Ata bin Ebî Rebâh’ın kıymetini iyi biliniz”
buyurduğunu
duydum. Ebû Âsım Sekafî:
Ebû Ca’fer’in, “Ata bin Ebî Rebâh’a iyi yapışınız. Ondan çok istifade ediniz”
buyurduğunu nakletti.
İbn-i Cüreyc: “Ata bin Ebî
Rebâh, ta’dîl-i erkâna riâyet edip, rükû’ ve secdeleri, aralarında
tumânîneti (namazda biraz
hareketsiz kalmayı) gözeterek, çok güzel ve mükemmel namaz kılardı.”
Abdullah bin İbrâhîm bin
Ömer bin Keysân, babasından nakletti: “Emeviler zamanında idi. Birisi
“Müslümanlara, ancak Ata
bin Ebî Rebâh gibi âlimler fetva verebilir” diyordu. Abdülazîz bin Refi: Ata
bin Ebî Rebâh’a bir mesele soruldu. “Bilmiyorum” dedi. Kendi görüşüne
göre bir şeyler
söyleyiversen olmaz mı? dediklerinde, “Böyle bir şey için Allahü teâlâdan haya
ederim” cevâbını verdi. İbn-i Hibban: O, Tâbiînin büyüklerinden, verâ sahibi
(şüphelilerden çok sakınan) fazîlet ve ilim ehli bir zâttır.”
Seleme bin Küheyl: “Şu üç
zâtın, ilmi, Allahü teâlânın rızâsı için, istediğini gördüm. Bunlar
Ata, Mücâhid ve Tâvus’tur
(r.aleyhim). Ebû Muâviye Mağribî: “Ata bin Ebî Rebâh’ın alnında secde izleri
açıkça görülüyordu.” dedi.
Ata bin Ebî Rebâh’ın
rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler. Zeyd bin Hâlid el-Cühenî rivâyet etti:
Resûlullah efendimiz buyurdu: “Allah yolunda savaş için bir askeri donatan veya
o dönünceye kadar çoluk çocuğuna kendisini aratmayacak şekilde yardımcı
olan kimseye, Allah yolunda
savaşa gidenin sevabı kadar mükâfat verilir. Fakat savaşa
gidenin sevabından hiç
birşey eksilmez. Hacca giden birinin ihtiyaçlarını temin eden veya o dönünceye
kadar, çoluk çocuğuna, kendisini aratmayacak şekilde göz kulak olan kimse, hacca
giden o şahsın sevabı kadar sevab kazanır. Ancak, hacca gidenin sevabından
birşey eksilmez. Yine bir oruçluya iftar ettirene de, onun sevabı kadar sevab
verilir.”
Ebûd-Derdâ’dan rivâyet
etti: Ben Ebû Bekir’in (r.a.) önünde yürürken, Resûlullah (s.a.v.) beni görüp,
“Ebû Bekir’in önünden mi
yürüyorsun. Resûllerden ve Nebîlerden sonra, Ebû Bekir’den daha üstün bir kimse
üzerine güneş doğup, batmamıştır” buyurdu.
Câbir’den (r.a.) rivâyet
etti: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim bir kimseye (Bu şahıs kâfir bile
olsa) öldürmeyeceği hususunda te’mînât verip de, sonra onu öldürürse, Cehennem
o kimseye vâcib olur.”
“Sahur yemeğini yiyiniz.
Çünkü, sahur yemeğinde bereket vardır.”
İbn-i Zübeyr bize hutbe
okurken, Resûlullah’ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu bildirdi:
“Benim bu mescidimde
kılınan bir namaz, Mescid-i Haram müstesna, diğer bütün mescitlerde kılınan bin
namazdan daha üstündür.”
Abdullah bin Ömer (r.a.):
“Resûlullah’a (s.a.v.) “Yâ Resûlallah! İlim kaydedilir mi?” diye sorunca
“Evet” buyurdular. “Onun kaydedilmesi
nasıl olur?” diye sordum. “Yazmakla” buyurdular. Abdullah bin Amr rivâyet etti.
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki:
“Erkeklere benzeyen
kadınlar, kadınlara benzeyen erkekler bizden değildir.”
İbn-i Ömer’den rivâyet
etti: Habeşli birisi, Peygamber efendimize geldi. Resûlullah’a (s.a.v.) bir şey
soracaktı. Bunun üzerine Peygamber efendimiz “Soracağını sor” buyurdu. O zât
“Yâ Resûlallah! Sen, suretinin ve renginin güzelliği ve Peygamber olmanla bize
üstün kılındın. Eğer, ben senin bildirdiğin gibi îmân eder, senin bildirdiğin
gibi ameller yaparsam, seninle beraber Cennette olur muyum?” diye sordular.
Resûlullah (s.a.v.) “Evet”
buyurdular. Resûlullah (s.a.v.) yine şöyle buyurdu: “Kim, lâ ilâhe illallah
derse, bu yüksek söz sebebiyle, Allahü teâlânın katında söyleyen için bir vaad
vardır. Kim
“sübhânallahi ve bihamdihî”
derse, onun için yüzyirmidörtbin iyilik yazılır.”
İbn-i Ömer rivâyet etti:
Resûlullah (s.a.v.) buyurdu: “Kıyâmet günü, miskten bir tepecik üzerinde üç
kişi bulunur. Bunlar, insanlar korktuğu zaman korkmazlar. Birisi: Kur’ân-ı
kerîmi öğrenip, sırf Allahü teâlânın rızâsını ve O’nun vereceği mükâfatları
düşünerek cemâate imam olur. Diğeri; her gün beş namaz vakti için beş kerre
Allahü teâlânın rızâsı için ezan okuyan, sonuncusu: Bir köledir ki, köle oluşu,
onu, Rabbine ibâdetten alıkoymamıştır.”
“Bir müslümanın diktiği
ağacın meyvesinden yenildiği zaman, bu onun için sadaka olur. Yine ağaçtan
çalınan meyva da onun için sadaka olur. Vahşi hayvanların yediği de o kimse
hesabına bir sadaka olur. Kuşların yediği de sadaka olur. O ağacın meyvesinden
herkesin yediği; diken için sadaka olur.”
“Hiçbir kadın uzak bir yere
yanında zevci veyahud bir mahremi bulunmadıkça sefere çıkmasın.” İbn-i
Abbâs’dan rivâyet etti. Peygamber efendimize “Kimin kırâati daha güzeldir?”
diye sorulunca,
“Okuduğu zaman, Allahü
teâlâdan korktuğunu gördüğün kimsenin kırâati” buyurdu.
“Eğer Ademoğlunun, iki vâdi
altını olsaydı, yine üçüncüsünü isterdi. Ademoğlunun karnını topraktan başkası
doyuramaz. Allahü teâlâ, tevbe edenlerin tevbesini kabul eder.”
Ata bin Ebî Rebâh
hazretleri buyurur ki:
“Kim Allahü teâlânın
anıldığı bir mecliste bulunursa, Allahü teâlâ, onun bu meclisini, on kötü
meclisine karşı keffâret yapar. Eğer bir kimse, Allahü teâlânın rızâsı peşinde
olursa, bu hareketi bulunduğu yediyüz kötü meclise keffâret olur.”
Ata bin Ebî Rebâh’a: “Zikr
meclisi nedir?” diye sordum. “Namaz nasıl kılınır, oruç nasıl tutulur, nikâh
nasıl yapılır, alışveriş nasıl olur, abdest ve gusül nasıl alınır, helâl ve
harâm, gibi meselelerin konuşulduğu meclistir” cevâbını verdi.
Ata hazretlerine soruldu: Kullara
verilen en kıymetli şey nedir?” O da: “Dini bilmektir” cevâbını verdi. Ata bin
Ebî Rebâh: “Ey kardeşimin oğlu! Sizden öncekiler, dünyâya ve âhirete fâidesi
olmıyan boş sözü sevmezler, Kur’ân-ı kerîmi okumak, Allahü teâlânın emir ve
yasaklarını Resûlünün sünnet-i seniyyesini okuyup, öğrenip, bunlardan ve
ihtiyaç halinde konuşmaktan başkasını boş söz ve fuzûli iş kabul ederlerdi”
buyurdu.
Halife Abdülmelik, hac için
Mekke’ye gitmişti. Ata bin Ebî Rebâh hazretleri de o sırada Mekke-i
Mükerreme’de bulunuyordu. Halifenin geldiğini duyunca, onunla görüşmek istedi.
Bu görüşmeyi Esmaî şöyle anlatır: Halife Abdülmelik, devletin ileri
gelenleriyle birlikte oturuyorlardı. O sırada Halifeye, Ata bin Ebî Rebâh’ın
içeri girmek istediğini haber verdiler. Bunu duyan Halife hemen ayağa kalkarak,
Ata hazretlerini karşıladı. Elinden tutup, yanına oturttu. Halini hatırını
sorup, gönlünü aldı. Ziyâretinin sebebini sordu. Bunun üzerine, “Ey mü’minlerin
Emîri, şu mukaddes yerde, Harem’de Allah’tan kork, bu hususa çok ehemmiyet ver”
diye tavsiyede bulununca Halife, “Bu tavsiyenizi, yerine getirmek için bütün
gücümle çalışacağım” dedi. Ata hazretleri tekrar şu nasîhati yaptı: “Eshâb-ı
kirâmın, evlâdına iyi muamele et. Onları incitme. Çünkü sen, onların
vasıtasıyla bu makama gelebildin. Emrin altında bulunanların durumlarını da
gözet, ihtiyaçlarını gider. Onları unutma. Kapıyı kilitleyip, onları kapı
dışında bırakma.” Ata bin Ebî
Rebâh (r.a.) nasîhatini
yapıp, bitirdikten sonra, gitmeye hazırlanırken, Halife “Ey Ebû Abdurrahman! Hep
başkasının ihtiyacından söz ettin. Sizin hiç ihtiyacınız yok mu?” diye sorunca,
“Ben, dileklerimi, her şeyin sahibi ve mâliki olan Allahü teâlâ’ya arz eder,
O’ndan isterim. Burada size, müslümanların ihtiyaçlarını dile getirdim”
deyince, Abdülmelik:
“Zâten seni yükselten de bu
hâlindir” dedi.
Ata hazretleri, pek çok
kimseye ve devlet adamlarına ders verirdi. Emevî halifelerinden Velim ve
Süleymân bin Abdülmelik ondan ders alan talebeler arasındaydı. Süleymân bin
Abdülmelik Ata hazretlerinin huzuruna gelir, diz çöker hac ziyâretinin usûlünü,
edeblerini öğrenip, sonra çocuklarına gider derdi ki: “İlme çalışınız. Ben,
bilgisizliğim yüzünden bir kölenin huzurunda diz çöküyorum. Yine Halife Velim
bin Abdülmelik (86/m. 705-96/m. 715) rivâyete göre kapıcısına; “Kapıda dur ve
yoldan geçen ilk şahsı, huzuruma getir. Onunla konuşalım.” dedi. Kapa bir
müddet bekledikten sonra Âta bin Ebî Rebâh’ın
geçmekte olduğunu gördü,
fakat tanımıyordu. Ona seslenip, “Emîr-ül-mü’minîn seni çağırıyor. İçeri
buyur”dedi.
Ata hazretleri içeri
girince; “Ey Velim! Selâmünaleyküm” dedi. Halife selâmı alıp, onunla sohbet
etti. “Cehennem’de Hembeb adında bir vâdi var. Zâlim hükümdarlar orada
yanacaktır” buyurmasıyla Halife Velim, bayılıp yere düştü. Devrin âlimlerinden
ve daha sonra halife olan Ömer bin Abdülazîz (r.a.),
“Emir’i öldürdün” deyince,
“Ey Ömer! İş ciddidir. Zulüm kötü bir şeydir. Şakaya gelmez” buyurup, onunla
müsâfeha etti. Ömer bin Abdülazîz daha sonra buyurdu: “Elimi öyle kuvvetli
sıkmıştı ki, bir sene acısı elimden çıkmadı.
Ata bin Ebî Rebâh (r.a.)
gece namazlarına çok devam ederdi. Gece namazında iki yüz veya daha fazla
âyet-i kerîme okurdu. Kırk sene boyunca mescidde ibâdet etti. Yetmiş defa hac
yaptı. Ziyâret edildiği vakit “Zaman ne kadar da değişmiş, artık bizim gibiler
ziyâret edilmeye başlandı” derdi.
Kaynaklar:
-----------------
1) El-A’lâm, cild-4, sh-235
2) Tehzîb-üt-tehzîb,
cild-7, sh-199
3) Hilyet-ül-evliyâ,
cild-3, sh-310
4) Vefeyât-ul-a’yân,
cild-3, sh-261
5) Tabakât-ı İbn-i Sa’d,
cild-2, sh-386
6) Tam İlmihâl Se’âdet-i
Ebediyye, sh-344
7) Tabakât-ul-kübrâ,
cild-1, sh-39